4 Ocak 2014 Cumartesi

Burçlara göre ruh eşiniz rehberi

Merhaba sevgili okurlar,

Boş zamanlarımda çevre hakkının bir insan hakkı olarak ele alınışı ve AİHM'in bu hakkı diğer haklarla ilintilendirmesi, HES'lerin doğaya aşırı derecede zararlı olması ve Tomris Uyar'ın nasıl olup da onca kişiyi tavlaması dışında kafa yorduğum bir şey daha var, o da itiraf ediyorum ki şu: aşk, meşk ve bu bağlamda elbette burçlar.

Gece ödev yapmak zorunda kaldım sonra dedim ki şimdi uyuyayım yarın sabah erken kalkarım ama yılbaşından bu yana uyku düzenim bozulduğu için bu saatte özellikle hanımlara ve eşcinsel erkeklere yönelik bir burç rehberi hazırlamaya karar verdim.

Bu yazıda sizlerden gelebilecek "Hoşlandığım çocuk Koç burcuymuş, eyvahlar olsun, uzun süredir bunu anlamamıştım (yükseleni yengeçmiş)" gibi sorulara, burçlara olan derin ilgim ve bu güne kadar tanıştığım herkesin burcuna dikkat etmem sebebiyle elimden geldiğince yanıt aramaya çalışacağım. Burçlara olan ilgim bir ara öyle şiddetlendi ki, yazarları bile burçlarına göre ayırıp öyle okur olmuştum. Misal John Fante gibi bir insan nasıl Koç burcu olabilirdi, Amelie Nothomb Yay değil miydi, ben mi yanlış hatırlıyordum, nasıl Aslan burcu çıkardı. Ben Yengeç burcuyum, bu yüzden Kafka, St Exupery ve Orwell'e kendimi yakın hissetmem gerekiyor. Ama ne var ki bunların hiçbiri de beni açmaz. Beni kendi burcum konusunda yanıltmayan tek yazar vardır o da Marcel Proust'tur, hah pardon, bir de  Proust hakkında kitap yazmış olan popüler best seller yazarı Alain de Botton'dur. Bu iki tatlı yazar da benim burcumdandır bu yüzden onları okurken kendimi adeta evimde, sıcak yatağımda hissederim. (Elbette çevirilerini, orijinallerini okuyamıyorum.) Onlarla tanışsam beni seveceklerinden eminim ve zaman zaman keşke arkadaş olsak diye düşünürüm. Yaşasın hayatı hareketsiz ve her daim geriye dönüşlerle yaşamak! Cancer makes you cancer bunu hazmedemeyen çekip gitsin.

Evet, ne diyordum, az önce yatağımda uykusuzluktan ve huzursuzluktan kıvranıp dururken bu rehberi hazırlamak aklıma geldi. Ancak şu burç öyledir bu da böyledir demekten ziyade kendi deneyim ve gözlemlerime dayanarak bu rehberi hazırlayacağım. Yani rehberde bahsedilen insanlar gerçektir. Ama hepsi çok saygıdeğer kişiler oldukları için hiçbirini ifşa etmemeye özen gösterdim. (Öhö öhö. Tamam artık lafı çevirmeyeceğim. Nasıl bir gerizekalı uğraş içerisine girdiğim belli oldu. İyi de insanın aklına gece yarısı başka ne gelir Allah aşkına söyleyin. Ve de zaman zaman bu kişilerin isimlerini de bir kağıda liste şeklinde yazıyorum. Bunu yapmadığını söyleyen yalan söyler.)

LİSTE: BURÇLARINA GÖRE HOŞLANDIĞIM VEYAHUT ÇIKTIĞIM ÇOCUKLAR

Başak: Bu kişinin detaycılığı, olaylara eleştirel yaklaşması ve müşkülpesentliği konusundaki rivayetler doğrudur. Bu da ona feminen bir yan katar ki, bu bir kadın arkadaş için bulunmaz bir şeydir. Bu başak burcu çocuk, insanları incelemeyi, onlar hakkında yorumlar, neyse dürüst olalım, dedikodu yapmayı çok severdi. Onu gözümde vazgeçilmez kılan da bu ince genellemeleri, bu isabetli yorumları ve bu çenebazlığı olmuştu. Kısa süre içerisinde kendisiyle derin bir arkadaşlık kurdum. Bu kadar ince ve detaycı bir ruha eninde sonunda aşık olmak kaçınılmazdı. Ancak orada acılar başladı. Zira Başak burcu kadar acımasızca eleştireni görülmemiştir. Bu dönemde işime yarayan bir şey olduysa o da bu eleştirilerden çok etkilenip 10 kilo birden vermem oldu. Aşk duygusu geçip gidince bu kiloları geri aldım.

Yay: Akli dengesinden zaman zaman şüpheye düştüğüm bu iyi kalpli ve komik çocuğu tanımlayacak bir sembol bulmam istenirse o da "teke"dir. Gerçekten her anlamda inatçı bir tekeye benziyordu. Yay burcunun özelliklerini taşıyan, iyimser, muzip ve şen bir insandı, herhalde hala öyledir. Çok hareketliydi. İlgilendiği konular vardı, idealist bir kişiydi. Benden pek de elimde olmayan nedenlerle sıkıldı diye düşünüyorum, sanırım ben de ona karşı çok iyi niyetli ve dürüst davranmadım.

Akrep: Bu çocuk o kadar iyi bir insandı ki 2 ay sonra beni "Hayatımın bir parçası değil, bir eklentisi gibisin" diyerek terk ettiğinde dahi suçluluk duyup üzülmesin diye "Boşver, önemli değil." demiştim. Aslında birçok yönden benzeşiyorduk. Yemek yemeyi ve çocukları çok seviyor, o da boş vakitlerinde benim gibi Youtube'da komik videolar izliyordu. Sevgiye ihtiyacı olduğunu ifade eden, hassas bir çocuktu ve tüm Akrep burçları gibi son derece kıskanç ve alıngan bir kişiydi. Şu hayatta beni en çok etkileyen şeylerden biri de farkında olmadan gösterilen zayıflıklardır ve onun özensiz, demode giyim tarzı bile çok hoşuma gidiyordu. Sanırım beni biraz yanlış anladı çünkü çok yakışıklı olduğu için kendisini sadece fiziğinden dolayı beğendiğimi zannediyordu. Yine abartılı ilgimden ve Troçkistlerle takılmamdan hoşlanmamış olabilir. Kendisi o zamanlar feda kültürünü dahi savunan çok aşırı bir devrimciydi, hala öyle midir bilmiyorum, Allah yolunu açık etsin.

Boğa: İtiraf edeyim ki galiba bu çocuğun tek sevgilisi ben değildim. Aynı zamanda en sevdiği şarkı "Vamos a la Playa" olan materyalist, züppe, şekilci bir insandı. Aslını isterseniz bu iki durumun insanı rahatsız etmesi beklenir, değil mi? Garip bir şekilde hayır! Nasıl oluyordu bilmiyorum ama bana "ya aslında mesela azıcık makyaj yapabilirsin, topuklu ayakkabılar giyebilirsin" veya "Bu akşam çok popüler bir klaba gideceğiz" derken bile kendimi onun yanında çok rahat ve iyi hissediyordum. İçinde pek de kötülük olmayan, anlaşılır, güvenilir ve basit bir çocuktu, bencildi ancak kötü niyetli değildi. Bütün bunlar onun burcundan geliyordu sanıyorum. Burcuna has başka bir özelliği de fiziken ve karşı cinse yaklaşım tarzı olarak da bir boğayı andırmasıydı.

Koç: Adeta yanlışlıkla çıkmaya başladığım bu çocukla bir süre sonra birbirimizi aramayı dahi unutarak ayrıldık. Birbirimize "Merhaba ayrı dünyanın insanı, orada da herhalde hayat güzeldir, değil mi?" ruh haliyle ve sessiz bir saygıyla yaklaşmıştık. Genel olarak Koç burçlarında gözlemlediğim her şey bu çocukta da vardı: çok çeşitli ve neredeyse tutkuya dönüşmüş ilgi alanları, sessiz bir kendine güven, zayıflıkla vakit kaybetmeyi sevmeme, sabırsızlık. Hemen hemen bütün Koçlar kendilerine ilgilenecek bir konu seçer ve vakitlerini o konuyla doldurur. Biz ilgi alanları daha az konsantre olan, hafızası daha zayıf ve her şeyi kişiselleştiren burçlar bu başka bir şeye bu kadar yoğun vakfedilmiş ilgi karşısında kendimizi biraz cahil hissederiz. Örneğin Koç burcu arkadaşımız yeraltı edebiyatını seviyor olabilir, veya 70lerden kalan Rock gruplarını dinliyor olabilir. Benim gibi Koç ile uyumsuz bir burçtan iseniz en azından ayrılana kadar "Aa, bana da linkini yollasana" muhabbeti çevirebilirsiniz. (Biliyormuş gibi görünmeye çalışmayın, anlıyor.)

Yengeç: 15 yaşımda aşk hayatına kendi burcumdan biriyle çıkarak başladım. Müziğe yetenekliydi ve saksofon çalıyordu. Bu duygusal, romantik ve utangaç çocukla annesi izin vermediği için sadece Cuma akşamüstleri Alternatif Rak çalan kafelerde buluşuyorduk. Ben kendisinin adını yanlış öğrenmişim, doğrusunu ancak 3 ay sonra öğrenebildim. Epey kırılmıştı ve büyük bir badire atlattım. O da memleketi Fransa'ya dönerken bana haber vermeyi unuttu.

Kova: 1 buçuk yıla yakın süredir bu çocukla beraberim. Sonuç olarak biraz kafayı sıyırmış bir burç diye düşünüyorum. Boş zamanlarında geceleri bisiklete binmeyi, tek başına dağa çıkmayı, yerel siyasetle ilgilenip milletvekillerine mail atmayı ve Haiku şeklinde şiirler yazmayı seviyor. Bir benzetmeyle tanımlamak gerekirse "taşkın bir nehir" gibi. Her Kovanın kendi kendini depresyona soktuğu bir dönemi bulunur. Dışarıdan bakıldığında son derece neşeli olan bu burç, üzüntüsünü de aynı taşkınlıkta yaşıyor. Bu da sizi zaman zaman çaresiz bırakabilir. Ancak Kova'nın bir başka özelliği de bu sıkıntılı zamanları çabuk aşabilme kabiliyetidir. Kova kendi hayatına karıştırmayı sevmez ve sadece ama sadece bu yüzden annesini de sevmez. Bu benim gibi Yengeç burcuysanız size garip gelecektir çünkü siz taksicinin bile size karışmasını anlayışla karşılarsınız. Yengeç burcu kısıtlayıcı bir burç olsa da ben karşımdaki kişinin hayatına karışacak enerjiyi ve konsantrasyonu çoğu zaman bulamam. Bu yüzden Kova'nın meşhur bağımsızlık aşkı güzel dahi gelebilir.

Bu yazıyı yazarken şunu fark ettim, biz Yengeçlere geçmişin sisli perdesinin ardından acılarımız da dahil her şey güzel görünür. Eski sevgililer, acımasız ve zalim olanları bile, sadece bu güzel ve sisli geçmişin parçası oldukları için saygıdeğerdirler. Zira onlar belki de bize en güzel acıları çektirdiler ve o günleri şimdi saygıyla ve huşu içinde anıyoruz. Kovalar için geçmişimiz, yaptığımız saçma seçimler ve kişiliğimizin kötü yanları eleştirilebilir, eleştiriye kapalı olduğumuzdan bu bizi çok gücendirmektedir.

Kova her şeyi doğru ve yanlış olarak ikiye ayırır, böyle şeyleri sevmeyen biri iseniz buna kızarsınız. Aynı zamanda Kova geleceğin burcudur. Plan yapmayı sevmeyen bir insansanız özellikle dünyayı değiştirmek değil sadece anlamak ve hissetmek istiyorsanız bu çaba size anlamsız gelir. Kayıp Zamanın izinde serisinin baş karakterinin, arkadaşı Robert de Saint- Loup için söylediği şeyi hatırlayın: insan neden olağanüstü geçmişi bırakıp Proudhon Mroudon gibi şeyler okur değil mi?

Aşk hayatının içine dahi idealizminden esintiler sokan Kova için aşkın geçmişle bir ilgisi yoktur, aşk, ulaşılması gereken bir gelecek idealidir, bu gelecek de antikapitalist, yeşil ve her tür iktidar ilişkisinden arındırılmış olmalıdır. Sizde o potansiyeli eskaza görmüşse yandınız çünkü aşk sizin için "Sen bana geçen gün onu neden öyle dedin" gibi bir şey ama onun için köyde kendi inşa ettiğiniz evde çocuğunuzu Marksist öğretilerle evde okutmak. Bu bağlamda geçen yazıda da anlattığım gibi Kova sizin hakkınızda yanılıyor mu, yanılmıyor mu bunu merak ediyor olabilirsiniz. Bunu henüz ben de bilmiyorum. Bekleyip göreceğiz.

Not:

2009 senesinde burçlarla ilgili bir şarkı yazmıştım, şu linke tıklayıp dinleyebilirsiniz:

http://www.dailymotion.com/video/xvpw3w_zodyagin-burclari-sarkisi_music 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder